Yaz aylarında tatil için Bodruma gelenlerin çoğu,Bodrum yarımadası sahillerinde tatillerini çeşitli şekillerde geçirirler.Kimi,sadece güneşlenip gece daha bir aktiv eğlence tarzı seçerken,bazıları deniz sporlarını tercih eder.Yarımada kıyılarında yelken,kayak ve wind surf yaparak çok elverişli rüzgarlar ve koylardan yaralanırlar.Bodrum'da en aktiv yapılan spor ise sualtı sporlarıdır.Bodrum sualtı sporlarının merkezi, kısaca Mekkesidir.
Mavi dünyanın gizemli derinliklerine merakınız varsa doğru adrese geldiniz demektir.İster dalma eğitimi alın,isterseniz sadece bu yaz kıyılarda maske,şnorkel,palet kullanarak sualtı dünyasını keşfedebilirsiniz.
Serbest dalış yaparak gerçekleştireceğiniz dalışlar sırasında ise belki hiç uğramadığınız koyların maviliklerinde,düşünü bile kurmadığınız bir hayatın sürprizleri ile karşılaşabilirsiniz.
Ege ve Akdeniz'in birbiriyle kucaklaştığı Bodrum'un tertemiz mavi denizinde derinlere ulaşacağınız yerlerden başlıcaları;Karaada,Oraklar,Akyarlar,Turgutreis, Yalıkavaktır.
Karaada
Bodrum'un hemen içinden başlayacak olursak hemen karşıda görülen silüet Karaada'dır. Kos'a (Yunan Adası) bakan yüzündeki sığlıklarda nefesle çeşitli balık ve kabuklular yanında fok balığı bile görme şansınız vardır.Günlük motorlarla gidebileceğiniz adaya özel tekne ile gitmek daha verimli olur.
Kaçakçı Koyu,Poyraz Koyu ve Yassıkaya etrafında dalış okulları devamlı dalış yaptıklarından,bu koylar bir nevi koruma altındadır.Bu yüzden,daha tekneler yaklaşır yaklaşmaz,balıklar teknelere yemlenmek için gelirler.Koyların denize açılan burunları ve koy içindeki sığlıklar Mürekkep balığı,Karagöz,Kefal sabahın erken saatlerinde kumluk ve kırık taşlık bölgelerde Ahtapot,Vatos ve deniz kabuklularının kralı Triton görebileceğiniz canlılardan sadece birkaçıdır.
Şnorkel dalıcılığı yaparken unutulmaması gereken kural;kullandığınız malzemeye alışık olmanız,dönemeyeceğiniz kadar kıyıdan uzaklaşmamak,sürat teknelerine dikkat edip tanımadığınız canlıyı ellememek,mümkünse sualtında hiç bir canlıyı tutmamaktır.
Oraklar
Teknesi olanların iyi bildiği Oraklar gerçekten insanı büyüler.Tekneyle giderken Papuç burnunu geçerken altınızdaki mavilikte M.Ö.VI.yy.dan kalma bir batığın yattığını duyunca hemen dalış kursu alıp sualtı arkeloğu olma duygusuna kapılabilirsiniz.Kargıcık bükü,Orak adaları teknelerin Gökova yolculuklarının başladığı ve bir nevi bittiği muhteşem güzellikte bir koydur.
Sea Garden Oteli'nde bulunduğu bu koya vasıtayla karadan da ulaşabilirsiniz.Şnorkel dalışları için Kıstak adası güney ucu sığlıkları ve Orak adasının Gökova'ya bakan yüzü ve pırıl pırıl suları ve altındaki sualtı manzarası mağaralarının içindeki renkli süngerler ve macro hayat,Türkbükü'nde tüketilen Mohito'lardan daha etkili olabilir. Sığlıklardaki rokfor peyniri dokusunda yatay kesilmiş kayalar buraya ayrı bir gizem vermektedir.
Akyarlar
Akyarlar'dan tekne ile gidebileceğiniz süper bir dalış noktasıda,Kargı adasıdır.Her türlü tekne adanın Bodrum'a bakan güney yüzünde demirleyebilir.Su üstünde gördüğünüz yapı bütün ihtişamıyla sualtında devam etmektedir.Rengarek kayaların arasında,Papağan balıkları,Baracüdalar,Sinaritler,Kefaller,ufak sürülere saldıran Torikler suyun ve bölgenin dinamiğine uygun bir canlılık sergilerler.Burda balık avlanmaması çok yerinde olur.
Turgutreis
Turgutreis civarındaki adalara gitmek için tekne şarttır.Aşırı avcılıktan nasibini alan bu yöredeki derinliklerde mavi tarih yatmaktadır.Şnorkelle rahatlıkla görebileceğiniz binlerce yıllık amforalar,birbirine kaya gibi yapışmış sizi bekler.Hemen yanı başında direği suyun üstünde görünen,koyun taşırken Yassı adanın sğlıklarına çarpıp batan Mirna M serbest dalarak rahatlıkla göreceğiniz bir gemidir.Kaç metre dalabilirseniz dalın,gemi hemen altınızda.Bu bölge tüplü dalışlara kapalı.Diğer adaların kıyıları da dalmaya çok uygundur.
Yalıkavak
Süngerciliğin önemli yerleşim merkezlerinden Yalıkavak,Xuma beach gibi beach club'ların civarındaki şamandıralanmış bölgelerde şnorkel dalışları yapabilirsiniz.Tekne ile çıkacak olursanız Gemitaşı,Dodo Beach'in açıklarındaki taşlıklar,Kızılada ve Çatal adasında süper dalışlar yaparken binlerce yıllık ticaret gemilerinin yükü olan testi parçalarını gözden kaçırmayın.
Dalış Okulları
Aegean Pro Dive +90 252 316 07 37
Askin Diving +90 252 316 42 47
Crystal Diving +90 252 313 42 15
Erman Dive +90 252 313 59 89
Motif Diving +90 252 316 62 52
Yunus Scuba +90 252 316 58 90
Dalış Malzemeleri
Berk Marin (0252)313 45 21
Bodrum Dive Store (0252)316 04 93
Bodrum Su Sporları (0252)316 63 92
Bodrum Yat Marine (0252)316 21 23
Canel Ticaret (0252)316 16 50
Deniz Marin (0252)313 36 58
Derin Dive Shop (0252)313 01 73
Has Marin (0252)316 43 45
Marintek (0252)316 89 09
Önder Marin (0252)316 88 32
Pupa Teknik (0252)313 66 97
Tekno Ege (0252)316 57 50
Tekno Marin (0252)313 39 03
Tuncay Marin (0252)316 88 79
turgutreis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
turgutreis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
29 Eylül 2007 Cumartesi
Turgutreis
Adını burada doğan büyük Türk denizcisinden alan Turgutreis, Bodrum'a yarım saat mesafede, çevresi birbirinden güzel koylarla dolu ucuz bir tatil yeri.
Turgutreis'in hayli girintili çıkıntılı sahilleri, burayı birbirinden güzel koylar açısından hayli zengin kılıyor. Başlıcaları Kadıkalesi, Fener, Meteoroloji, Akyarlar, Karaincir, Kargı, Bağla, Akçabük şeklinde sıralanıyor.
Sporat Takımadalarını oluşturan Küçük Kiremit, Büyük Kiremit, Fener, Çatal, Yassı, Tüllüce, Kargı, Köçek, Sarıat gibi irili ufaklı ondört ada da Turgutreis sınırları içinde kalıyor. Cos (İstanköy) ve Kalynos gibi Yunan adaları da bunların hemen yanında yer alıyor.
Burada dağlar denize dik iniyor. Aralarında oluşan ovalarda yetişen narenciye halkın ana geçim kaynağını oluşturuyor. Yöre mandalinasıyla meşhur olmakla birlikte incir ve üzümü de müthiş lezzetli oluyor.
Turgutreis, yarımadada devremülk sisteminin temellerinin ilk atıldığı yerlerden. Bu nedenle, çevrede hayli yazlık ev bulunuyor. Yörenin turistik yatak kapasitesi ise 20 bini aşıyor. Yörede tatil evinin fazla olması, uzun süre tatil yapacak kalabalık ailelere yarıyor. Bunlar otel, motelde kalmak yerine, ev kiralayıp tatili daha ucuza getiriyor. Sahilde inşasına geçen yıl başlanan 500 yat kapasiteli marina tamamlandıktan sonra, yöre turizminin daha da hareketlenmesi bekleniyor.
Turgutreis'te sahil önceki yıllarda mezbelelik görünümündeydi. Geçen yıl yapılan düzenlemelerle eli yüzü düzeldi. Bu arada meydanda otolar için de park yeri ayırmaları özellikle günübirlik gelenler açısından büyük kolaylık oldu. Otoparkın yanına yapılan, beş yıldızlı otellerinkini aratmayan genel tuvaleti, aynı temizliğini koruyor. Görevlileri buradan kutlamak istiyorum.
Turgutreis, Bodrum'la kıyaslandığında hayli ucuz kalıyor. Nitekim kafelerinde, restoranlarında birşeyler yiyip içtiğinizde, çarşısındaki dükkanlarında alışveriş yaptığınızda bunu hemen anlıyorsunuz. Öte yandan sürekli rüzgar alması burayı sörfçüler için cennete çeviriyor. "Bana ne, bilmiyorum ki" demeyin. Niyet ederseniz, üç beş günde öğretiyorlar.
Bunları yapın:
Gümüşlük'te rakı-balık muhabebbeti yapın.
Bağla'nın tatlı sularından için.
Karaincir'in kumlarına uzanın.
Akyarlar'a gidin, Yunanistan'ın Cos adasına gitmiş kadar olun.
Hüseyin Burnu Feneri'nin hemen altındaki "Kum Hanımı" plajını görün.
Aspat'ta Ceneviz korsanlarının sığınağı Çıfıt Kalesi'ni seyreyleyin.
Hepsinin yanıbaşınızda olduğunu unutmayın.
Nasıl gidilir?
Bodrum'dan Turgutreis'e normalde Ortakent-Akçaalan üzerinden yarım saatte gidilir. Ayrıca Bitez-Bağla-Akyarlar üzerinden yarımadanın güneyini takip ederek ulaşılabileceği gibi, yarımadanın kuzeyini takip ederek Torba-Gündoğan-Yalıkavak-Gümüşlük üzerinden de gidilebilir. Yolu buralara düşenlere her üç yolu da denemelerini öneririm. Böylece bir taşla iki kuş vurur, yarımadanın doyumsuz manzarasının tadını da çıkarırlar.
Turgutreis'in hayli girintili çıkıntılı sahilleri, burayı birbirinden güzel koylar açısından hayli zengin kılıyor. Başlıcaları Kadıkalesi, Fener, Meteoroloji, Akyarlar, Karaincir, Kargı, Bağla, Akçabük şeklinde sıralanıyor.
Sporat Takımadalarını oluşturan Küçük Kiremit, Büyük Kiremit, Fener, Çatal, Yassı, Tüllüce, Kargı, Köçek, Sarıat gibi irili ufaklı ondört ada da Turgutreis sınırları içinde kalıyor. Cos (İstanköy) ve Kalynos gibi Yunan adaları da bunların hemen yanında yer alıyor.
Burada dağlar denize dik iniyor. Aralarında oluşan ovalarda yetişen narenciye halkın ana geçim kaynağını oluşturuyor. Yöre mandalinasıyla meşhur olmakla birlikte incir ve üzümü de müthiş lezzetli oluyor.
Turgutreis, yarımadada devremülk sisteminin temellerinin ilk atıldığı yerlerden. Bu nedenle, çevrede hayli yazlık ev bulunuyor. Yörenin turistik yatak kapasitesi ise 20 bini aşıyor. Yörede tatil evinin fazla olması, uzun süre tatil yapacak kalabalık ailelere yarıyor. Bunlar otel, motelde kalmak yerine, ev kiralayıp tatili daha ucuza getiriyor. Sahilde inşasına geçen yıl başlanan 500 yat kapasiteli marina tamamlandıktan sonra, yöre turizminin daha da hareketlenmesi bekleniyor.
Turgutreis'te sahil önceki yıllarda mezbelelik görünümündeydi. Geçen yıl yapılan düzenlemelerle eli yüzü düzeldi. Bu arada meydanda otolar için de park yeri ayırmaları özellikle günübirlik gelenler açısından büyük kolaylık oldu. Otoparkın yanına yapılan, beş yıldızlı otellerinkini aratmayan genel tuvaleti, aynı temizliğini koruyor. Görevlileri buradan kutlamak istiyorum.
Turgutreis, Bodrum'la kıyaslandığında hayli ucuz kalıyor. Nitekim kafelerinde, restoranlarında birşeyler yiyip içtiğinizde, çarşısındaki dükkanlarında alışveriş yaptığınızda bunu hemen anlıyorsunuz. Öte yandan sürekli rüzgar alması burayı sörfçüler için cennete çeviriyor. "Bana ne, bilmiyorum ki" demeyin. Niyet ederseniz, üç beş günde öğretiyorlar.
Bunları yapın:
Gümüşlük'te rakı-balık muhabebbeti yapın.
Bağla'nın tatlı sularından için.
Karaincir'in kumlarına uzanın.
Akyarlar'a gidin, Yunanistan'ın Cos adasına gitmiş kadar olun.
Hüseyin Burnu Feneri'nin hemen altındaki "Kum Hanımı" plajını görün.
Aspat'ta Ceneviz korsanlarının sığınağı Çıfıt Kalesi'ni seyreyleyin.
Hepsinin yanıbaşınızda olduğunu unutmayın.
Nasıl gidilir?
Bodrum'dan Turgutreis'e normalde Ortakent-Akçaalan üzerinden yarım saatte gidilir. Ayrıca Bitez-Bağla-Akyarlar üzerinden yarımadanın güneyini takip ederek ulaşılabileceği gibi, yarımadanın kuzeyini takip ederek Torba-Gündoğan-Yalıkavak-Gümüşlük üzerinden de gidilebilir. Yolu buralara düşenlere her üç yolu da denemelerini öneririm. Böylece bir taşla iki kuş vurur, yarımadanın doyumsuz manzarasının tadını da çıkarırlar.
Etiketler:
bitez,
bodrum,
gümüşlük,
ortakent,
oteller,
restoranlar,
sörf,
torba,
turgutreis
Gümüşlük
Bodrum yarımadasının batı ucunda eski Myndos kenti kalıntıları ile içiçe yaşayan Gümüşlük Köyü buraya ilk gelenleri bir görüşte büyüler.Yöreyi tanıyanlar ise her fırsatta buraya gelerek sunulan güzellikleri tekrar tekrar yaşamak isterler. Bodrum'dan Gümüşlük'e karayolu ile 20 dakikada ulaşılır. Daha sahile inmeden, Peksimet Boğazını geçip yeldeğirmenlerinin olduğu tepeyi aştığınızda görülen manzara mavi,yeşil ve beyazın mükemmel bir karışımıdır. Narenciye bahçelerinin arasından kıvrılarak giden yoldan sahile ulaştığınızda, en sert havalarda bile denizler için emniyetli bir sığınak olan doğal limana gelirsiniz.
Arkeolojik sit alanı olması nedeni ile korunan çevre, doğallığını büyük ölçüde muhafaza etmektedir. Halikarnas Kralı Mausolos'un kurmuş olduğu Myndos Kentinin kalıntıları geçen yüzyıllardaki büyük depremlerin sonucunda kısmen su altında kısmen de toprak altında kalmıştır. Bu nedenle antik Myndos Kenti ''Batık Şehir'' olarak da anılır.
Koyun girişindeki Tavşan Adası'na Batık Şehrin taşları üzerinden yürüyerek geçilebilir. Adanın güney tarafındaki koy ise deniz ve güneş tutkunlarının tercih ettiği doğal bir plajdır. En sıcak yaz günlerinde bile hafif bir esinti sizi serinletir. Güneşin batışı ise Gümüşlük'te bir başka güzeldir.Güneş batıdaki adaların ardından tamamen kaybolduktan sonra bile kızıldan mora çeşitli renklerin dansı uzun süre devam eder. Hemen ardından gecenin ilk yıldızlarının parıltıları koyun durgun sularında oynaşmaya koyulur. Artık uzun sürecek bir akşam yemeği için denizden birkaç adım ötedeki masanızda, buz gibi bir duble rakı veya bir kadeh şarap eşliğinde sunulan deniz ürünlerinin tadına doyamazsınız.
Gümüşlük serüvenini noktalarken, buraya tekrar geleceğiniz günü düşünmekten kendinizi alamazsınız.
Tanrı bu beldeye elindeki tüm güzellikleri sunmuştur. Deniz, güneş, toprak, kum, hava ve yeşilin coşkun tonları, rengarenk çiçek ve bitki türü...Bütün bu doğa harikaları burada birleşerek ruh ve zenginlik kazanmışlardır. İnsanlarda bunları kucaklamak için yüzyıllardır bu kıyılara taşınmıştır. Antik Myndos uygarlığından kalan su kalıntıları, deniz altındaki dalgakıran, tarihi çeşmeler, kiliseler, sarnıçlar, mezarlar, kuyular, paralar ve küpler senelerce evvel buralara yerleşenlerin o günlerde bile bu güzelliklerin farkında olduklarının kanıtlarıdır.
Bu yaşlı belde tarih ve kültür zenginliğini bugünlere kadar taşıyarak hakettiği sevgiyi bulmuştur. Gökkuşağı gibi renkli, bu yörede yaşayan insanlar, bir ayağı karada, bir ayağı denizde, ekonomik ve sosyal gelişmelerini çağlar boyu sürdürmüşlerdir. Denizin elli kulaç derinliklerine meydan okuyarak dalıp ekmek arayan sünger avcıları bu kıyılarda yetişmiştir.
Özgürlüklerini arayan Heredot’a, Artemis’e, Kral Maussollos’a, Turgur Reis’e, ev sahipliği yapmış,onbinlerce insanı barındırmış ve kucaklamış kıyılardır buralar....
Arkeolojik sit alanı olması nedeni ile korunan çevre, doğallığını büyük ölçüde muhafaza etmektedir. Halikarnas Kralı Mausolos'un kurmuş olduğu Myndos Kentinin kalıntıları geçen yüzyıllardaki büyük depremlerin sonucunda kısmen su altında kısmen de toprak altında kalmıştır. Bu nedenle antik Myndos Kenti ''Batık Şehir'' olarak da anılır.
Koyun girişindeki Tavşan Adası'na Batık Şehrin taşları üzerinden yürüyerek geçilebilir. Adanın güney tarafındaki koy ise deniz ve güneş tutkunlarının tercih ettiği doğal bir plajdır. En sıcak yaz günlerinde bile hafif bir esinti sizi serinletir. Güneşin batışı ise Gümüşlük'te bir başka güzeldir.Güneş batıdaki adaların ardından tamamen kaybolduktan sonra bile kızıldan mora çeşitli renklerin dansı uzun süre devam eder. Hemen ardından gecenin ilk yıldızlarının parıltıları koyun durgun sularında oynaşmaya koyulur. Artık uzun sürecek bir akşam yemeği için denizden birkaç adım ötedeki masanızda, buz gibi bir duble rakı veya bir kadeh şarap eşliğinde sunulan deniz ürünlerinin tadına doyamazsınız.
Gümüşlük serüvenini noktalarken, buraya tekrar geleceğiniz günü düşünmekten kendinizi alamazsınız.
Tanrı bu beldeye elindeki tüm güzellikleri sunmuştur. Deniz, güneş, toprak, kum, hava ve yeşilin coşkun tonları, rengarenk çiçek ve bitki türü...Bütün bu doğa harikaları burada birleşerek ruh ve zenginlik kazanmışlardır. İnsanlarda bunları kucaklamak için yüzyıllardır bu kıyılara taşınmıştır. Antik Myndos uygarlığından kalan su kalıntıları, deniz altındaki dalgakıran, tarihi çeşmeler, kiliseler, sarnıçlar, mezarlar, kuyular, paralar ve küpler senelerce evvel buralara yerleşenlerin o günlerde bile bu güzelliklerin farkında olduklarının kanıtlarıdır.
Bu yaşlı belde tarih ve kültür zenginliğini bugünlere kadar taşıyarak hakettiği sevgiyi bulmuştur. Gökkuşağı gibi renkli, bu yörede yaşayan insanlar, bir ayağı karada, bir ayağı denizde, ekonomik ve sosyal gelişmelerini çağlar boyu sürdürmüşlerdir. Denizin elli kulaç derinliklerine meydan okuyarak dalıp ekmek arayan sünger avcıları bu kıyılarda yetişmiştir.
Özgürlüklerini arayan Heredot’a, Artemis’e, Kral Maussollos’a, Turgur Reis’e, ev sahipliği yapmış,onbinlerce insanı barındırmış ve kucaklamış kıyılardır buralar....
Etiketler:
bodrum,
gümüşlük,
halikarnas,
tavşan adası,
turgutreis
Ortakent
Ortakent-Yahşi, Bodrum yarımadasının batısında kalan, eski köy özelliğini koruyabilmiş yeşilliklerin arasından uzanan ince yollarla denize inilen bir beldedir. Bodrum şehir merkezine yaklaşık karadan 7 km, denizden 3 mil uzaklıktadır. Bodrum şehir merkezindeki otobüs terminaline indiğinizde, Ortakent-Yahşi dolmuşlarıyla beldeye ulaşım 15 dakika sürmektedir. Ortakent ve Yahşi bölgelerini Uludere adıyla anılan akarsu ikiye bölmektedir. Bölgede eskiden olduğu gibi, tarım, hayvancılık ve narenciye ile uğraşılmaktadır. Halen bozulmamış köy dokusu, mandalina bahçeleri ve mavi bayraklı deniziyle ziyaretçilerine ev sahipliği yapmaktadır. Köy içine doğru girdiğinizde, geçen yüzyıldan kalma eski taş evler ve tepedeki eski değirmenler gözünüze ilk çarpacak özelliklerden birkaçıdır.
Ayrıca geçmişten kalan pek çok gelenek olduğu gibi devam ettirilmektedir; bunlardan en önemlisi düğünlerdir.
Düğünlerde kına gecesinde, gelinlere eskiden kalan ve antik değere sahip olan ''Devren'' adı verilen kırmızı kadife üzerine simlerle işlenmiş ve her işlemenin farklı bir anlamı olan gelinlikler giydirilir.
Bölgede, gene eskiden kalan geleneklerden olan, ''Deve Güreşleri'' düzenlenmektedir. Son 30 yıldan bu yana Bodrum yarımadasıyla beraber Ortakent,turizmde de gelişme göstermiştir. Ortakent ve Yahşi beldesinin sahil şeridinde büyük küçük pek çok otel yılın 6 ayı kaliteli hizmet vermektedir.
Yabancı turistlerin yanı sıra bölgenin büyük bir yerli turist potansiyeli vardır. Her yıl ülkemizin başlıca büyük şehirlerinden gelen insanlar, hem eğlenebilmek hem de şehir merkezinin gürültüsünden uzakta dinlenebilmek için Ortakent-Yahşi beldesini tercih etmektedirler. Deniz tarafında bölgenin tam karşısında yer alan ''Çelebi Adası'' pek çok günlük gezi teknesinin uğradığı bir adadır. Bölgenin uzun ve geniş bir koy olmasından ve rüzgarı çok iyi almasından dolayı, sörf, optimist,katamaran gibi yelken sporları için elverişlidir. Bunun yanında jetski, parasailing gibi pek çok su sporu da yapılmaktadır. Ayrıca ülkenin en büyük alışveriş merkezlerinden biri de bu bölge sınırları içinde yer almaktadır.
Bölgenin en batısında yer alan şimdilerde ''Camel Beach'' adıyla anılan fakat eskilerin ''Kargı Koyu'' diye bildiği, sanki sonsuz bir kumsalmışcasına uzanan doğal bir plajı vardır. ''Camel Beach'', adını eskiden beri kumsalda yatan ve atlayan develerden almıştır. Bu develer yerli ve yabancı pek çok ziyaretçinin ilgi odağı olmuştur.
Ayrıca plajın kumlarında dünyanın pek az yerinde görebileceğiniz ''zambakları''görebilirsiniz.
Bu plaja günlük tur tekneleriyle ulaşabileceğiniz gibi dolmuşlarla da ulaşmak mümkündür.
1963-64 yıllarında yapılan arkeolojik kazılardan anlaşıldığı kadarıyla bölge tarihi, ''Miken'' dönemine kadar giden eski bir yerleşim alanıdır. Ortakent merkezin 1 km. kadar kuzeyinde ortaya çıkarılan nekropol alanı mezarlarından ele geçen, çanak-çömlek, bronz silah gibi eserler bugün Bodrum Sualtı Arkeoloji müzesinde korunmaktadır. Roma ve Bizans çağının kalıntılarını taşıyan bölgenin Osmanlı döneminde de önemli bir yerleşim birimi olduğu mezartaşı yazıtlarından anlaşılmaktadır. Antik çağda dini bir merkez olan Telmesos (Telmissus) ta kahin rahiplerin atası ''Apollon'' adına bir tapınak yapıldığı, Bizans döneminde bu tapınağın üzerinde piskoposluk merkezi olarak bir klise inşa edildiği sanılmaktadır. Çakmaklı mevkiinde görülen kalıntının, baş rahip Episkopis'in oturmuş olduğu kliseye ait olduğu düşünülmektedir.
1523'te Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, St.Petrum (Bodrum)'u aldığında, Episkopi kendiliğinden teslim olmuştur. Rivayete göre Sultan Süleyman bölgeyi ziyarete gelmiş; ''Bağarası'' denen mevkide, yöreye ismi verilmiş olan Rahip Episkopis'in diktirmiş olduğu misket üzümlerinin kokusunu duyduğunda, ''Mis gibi kokuyor, buranın adı Misgibi olsun'' demiştir. Zamanla yöre bu ismiyle anılmıştır.İlk ismi ''Episkopi'' olan bölgenin halk dilinde ''Müsgebi'' olarak söylenişi 1961 yılına kadar sürmüş, bu tarihten sonra Bodrum-Turgutreis karayolunun tam ortasından geçmesi nedeniyle ''Ortakent'' olarak anılmaya başlanmıştır. Bölgede, 17 yüzyılda savunma amaçlı olarak yapılmış kulelerden ikisi halen ayaktadır. Bunlardan biri Mustafa Paşa'ya diğeri kardeşi Ahmet Paşa'ya aittir.
Yarımadada güneşin en güzel battığı yerlerden biri, Ortakent Yahşi'dir. Serin bir yaz akşamında yüzünüzü denize dönüp ufka doğru baktığınızda, dünyanın en güzel renklerini bir arada göreceksiniz. Dolunayın çıktığı gecelerde denize bir adım uzaklıktaki restoranlarda, gecenin tadına, bir bardak şarapta ya da dostlarınızla bir yemekte varabilirsiniz.
Bazı geceler bölgenin geleneksel ahşap tekneleriyle denizin ortasında dolunayın keyfini çıkarabilir aynı zamanda denizden kıyıya baktığınızda otellerin ve restoranların denizde sallanan ışıklarını seyredebilirsiniz.
Bu da unutamayacağınız bir tatilin silinmez izleri olarak belleğinizde daima kalacaktır.
Ayrıca geçmişten kalan pek çok gelenek olduğu gibi devam ettirilmektedir; bunlardan en önemlisi düğünlerdir.
Düğünlerde kına gecesinde, gelinlere eskiden kalan ve antik değere sahip olan ''Devren'' adı verilen kırmızı kadife üzerine simlerle işlenmiş ve her işlemenin farklı bir anlamı olan gelinlikler giydirilir.
Bölgede, gene eskiden kalan geleneklerden olan, ''Deve Güreşleri'' düzenlenmektedir. Son 30 yıldan bu yana Bodrum yarımadasıyla beraber Ortakent,turizmde de gelişme göstermiştir. Ortakent ve Yahşi beldesinin sahil şeridinde büyük küçük pek çok otel yılın 6 ayı kaliteli hizmet vermektedir.
Yabancı turistlerin yanı sıra bölgenin büyük bir yerli turist potansiyeli vardır. Her yıl ülkemizin başlıca büyük şehirlerinden gelen insanlar, hem eğlenebilmek hem de şehir merkezinin gürültüsünden uzakta dinlenebilmek için Ortakent-Yahşi beldesini tercih etmektedirler. Deniz tarafında bölgenin tam karşısında yer alan ''Çelebi Adası'' pek çok günlük gezi teknesinin uğradığı bir adadır. Bölgenin uzun ve geniş bir koy olmasından ve rüzgarı çok iyi almasından dolayı, sörf, optimist,katamaran gibi yelken sporları için elverişlidir. Bunun yanında jetski, parasailing gibi pek çok su sporu da yapılmaktadır. Ayrıca ülkenin en büyük alışveriş merkezlerinden biri de bu bölge sınırları içinde yer almaktadır.
Bölgenin en batısında yer alan şimdilerde ''Camel Beach'' adıyla anılan fakat eskilerin ''Kargı Koyu'' diye bildiği, sanki sonsuz bir kumsalmışcasına uzanan doğal bir plajı vardır. ''Camel Beach'', adını eskiden beri kumsalda yatan ve atlayan develerden almıştır. Bu develer yerli ve yabancı pek çok ziyaretçinin ilgi odağı olmuştur.
Ayrıca plajın kumlarında dünyanın pek az yerinde görebileceğiniz ''zambakları''görebilirsiniz.
Bu plaja günlük tur tekneleriyle ulaşabileceğiniz gibi dolmuşlarla da ulaşmak mümkündür.
1963-64 yıllarında yapılan arkeolojik kazılardan anlaşıldığı kadarıyla bölge tarihi, ''Miken'' dönemine kadar giden eski bir yerleşim alanıdır. Ortakent merkezin 1 km. kadar kuzeyinde ortaya çıkarılan nekropol alanı mezarlarından ele geçen, çanak-çömlek, bronz silah gibi eserler bugün Bodrum Sualtı Arkeoloji müzesinde korunmaktadır. Roma ve Bizans çağının kalıntılarını taşıyan bölgenin Osmanlı döneminde de önemli bir yerleşim birimi olduğu mezartaşı yazıtlarından anlaşılmaktadır. Antik çağda dini bir merkez olan Telmesos (Telmissus) ta kahin rahiplerin atası ''Apollon'' adına bir tapınak yapıldığı, Bizans döneminde bu tapınağın üzerinde piskoposluk merkezi olarak bir klise inşa edildiği sanılmaktadır. Çakmaklı mevkiinde görülen kalıntının, baş rahip Episkopis'in oturmuş olduğu kliseye ait olduğu düşünülmektedir.
1523'te Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, St.Petrum (Bodrum)'u aldığında, Episkopi kendiliğinden teslim olmuştur. Rivayete göre Sultan Süleyman bölgeyi ziyarete gelmiş; ''Bağarası'' denen mevkide, yöreye ismi verilmiş olan Rahip Episkopis'in diktirmiş olduğu misket üzümlerinin kokusunu duyduğunda, ''Mis gibi kokuyor, buranın adı Misgibi olsun'' demiştir. Zamanla yöre bu ismiyle anılmıştır.İlk ismi ''Episkopi'' olan bölgenin halk dilinde ''Müsgebi'' olarak söylenişi 1961 yılına kadar sürmüş, bu tarihten sonra Bodrum-Turgutreis karayolunun tam ortasından geçmesi nedeniyle ''Ortakent'' olarak anılmaya başlanmıştır. Bölgede, 17 yüzyılda savunma amaçlı olarak yapılmış kulelerden ikisi halen ayaktadır. Bunlardan biri Mustafa Paşa'ya diğeri kardeşi Ahmet Paşa'ya aittir.
Yarımadada güneşin en güzel battığı yerlerden biri, Ortakent Yahşi'dir. Serin bir yaz akşamında yüzünüzü denize dönüp ufka doğru baktığınızda, dünyanın en güzel renklerini bir arada göreceksiniz. Dolunayın çıktığı gecelerde denize bir adım uzaklıktaki restoranlarda, gecenin tadına, bir bardak şarapta ya da dostlarınızla bir yemekte varabilirsiniz.
Bazı geceler bölgenin geleneksel ahşap tekneleriyle denizin ortasında dolunayın keyfini çıkarabilir aynı zamanda denizden kıyıya baktığınızda otellerin ve restoranların denizde sallanan ışıklarını seyredebilirsiniz.
Bu da unutamayacağınız bir tatilin silinmez izleri olarak belleğinizde daima kalacaktır.
Etiketler:
bodrum,
camel beach,
çelebi adası,
deve güreşleri,
ortakent,
oteller,
restoranlar,
sörf,
su altı müzesi,
turgutreis,
yahşi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)